23 Eylül 2012 Pazar

Kötü Bir Buluşma ve Buruk Bir Merhaba !



      Uzunca bir süredir Aeroyu kullanamıyor dolayısıyla bloğa da yazamıyordum.  Altı ay sonra Aeroya kavuştum fakat pek de hayırlı olmadı sanırım.

      Önce Ankara yolculuğu sırasında küçük bir kaza yaptım. “Ankara 254 km” tabelasını gördükten 3-4 dakika sonra orta şeritte ilerlerken ön sağ tarafımda seyir eden bir TIR’ın lastik kaplaması parçalanarak hemen önüme düştü. Anlık olarak frene bassam da çok işe yaramadı (aslında frene hiç basmamalıydım). Yarayamazdı da zaten çünkü hızlı seyir ediyordum. Hemen dörtlüleri yakarak emniyet şeridinde yerimi aldım. Kemerimi çözdüm ve haydi hayırlısı diyerek Aeroma baktım. Durum kötüydü. Ön tarafta hasar çok netti ayrıca yere yoğun olarak akan bir şeyler vardı. Hava karanlık olduğu için ne olduğunu tam olarak anlayamadım. 
Karanlıkta bir şeyler seçmek güç.

      Radyatör mü, yıkama sistemi mi yoksa daha ciddi bir şey miydi? Hava yavaş yavaş aydınlanırken hasarın boyutunu daha iyi anlayabildim.
Her şey çok daha net.

       Neyse ki sadece ön spoyler ve yıkama sistemi boruları hasar görmüştü. Radyatörde ise çok küçük bir iki yerde ezik vardı ki bunlar daha önceden kalma bile olabilir.
      Detaylı incele sonrası araçtaki hasarları şu şekilde tespit ettim;

-Ön spoyler parçalanmış,
-Rüzgar plakası (plastik) tamamen parçalanmış,
-Yıkama sistemi borusu “T” kısmından kırılmış,
-Sol davlumbaz tekere yakın olan kısmından kırılmış ve sürtünme etkisiyele erimiş,
-Sağ davlumbaz bir yerinden hafifçe kırılmış,
-Dış ısı tespit sensörü kopmuş,
-Tampon sol sis farı kısmından 4,5 cm.lik bir yırtıkla kırılmış,
-Tamponun ön tarafında 8 cm.lik genişlikte bir kısımın sürtünme etkisiyle boyası atmış ve hafif şekilde erimiş.

      Benim tespit edebildiklerim bunlardı. Detaylı tespit için servise gitmesi gerekiyordu.
      Bu arada bir bildirim yapayım diye sigorta şirketimi aradım. Burada çok garip bir şeyle karşılaştım açıkçası. Telefonda konuştuğum kişi araç eğer yürüyorsa saat 09:00’da arayın dedi. Şaka gibi geldi bana. Telefondaki kişi "Hasar Birimi saat 09:00’da mesaiye başlıyor" dedi. Ne yani, en ölü devlet dairesinden beter bir şey bu. Oysa ki ben onlara sadece hasar bildirimi yapacağım, “şurada, şu şekilde, şöyle bir kaza yaptım, yola devam ediyorum bilginiz olsun” diyeceğim. Anadolu Sigorta’nın bu anlamsızca uygulaması yüzünden bekleyecek değildim.
      Aracın spoylerinden geri kalan kısmı söktüm, yıkama sistemi ve tamponu elimdeki lastik ve mezura ile J sıkıca bağlayarak yetişmem gereken Ankara’ya doğru yola koyuldum.  
Bir de çok maksatlı çakı bulundurmakta fayda var.. :)

      Bu arada neyin ne zaman olacağı belli olmuyor bence siz de aracınızda küçük bir bağlama ipi, lastik (ki çok iş görür), Japon kelepçe (elektrikçiler buna bağlama kelepçesi ya da plastik kelepçe diyorlar), küçük bir hızlı yapıştırıcı ve bağımsız enerji kaynağıyla çalışan bir aydınlatıcı mutlaka bulundurun.
İşte hain domdom..

      Ankara’daki işlerimi bitirir bitirmez İstanbul’a dönüşe geçtim. Dönüş yolunda Aero ile özlem giderirken sol dikiz aynasında bir de ne göreyim. Bir kırmızı plastik sola doğru salınmış dalgalanıyor. Hemen dörtlü ikaz lambaları tekrar yandı ve Aero alışkın olmadığı şekilde tekrar “pite” yani emniyet şeridine geçti. Arka sol stop lambası kapağı yerinden çıkmıştı ve sadece sol kıvrım yeri onu tutuyordu.
Kopup gitmemesi ilginç !

       Bu kadar yüksek hızda nasıl oldu da yerinde fırlamadı hayret doğrusu. Bu da benim şanssızlıktan çıkan şansım olsa gerek J Arabadaki koli bandı ile iki yerden farı sabitledim. (yukarıda yazmamıştım bir de koli bandı ve kağıt bant bulundurun iyisimi siz bagajda J )

      Sağ salim İstanbul’a varınca ilk iş tabi ki servis noktası oldu. Maslak Engin Oto’da aldım soluğu. Servis macerası bir sonraki yazıya kalsın. (Ayrıca Gökşenler Avrupa yakasına, Maslak Oto Sanayi Sitesine taşınmış bilmeyenler için not). Sonraki yazılarda görüşmek üzere..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder